MÜSÂHİPLERE DEDE’NİN YAPTIĞI TELKİN

MÜSÂHİPLERE DEDE’NİN YAPTIĞI TELKİN

Prof. Dr. Osman Eğri

Bilindiği üzere Alevî geleneğinde müsâhiplik Medîne’de hicretin 5. ayında gerçekleşen Muhammed-Ali kardeşliğine dayandırılmaktadır. Bir ömür boyu her şeyini paylaşabileceği bir müsâhip bulamayan bir Alevî, gerçek anlamda bir Hakk tâlibi olamamış sayılır. Öldüğünde dâr duâsı yapılmaz ve cemde ilk sıraya oturamaz.

Buyruk kitaplarında müsâhiplerin görevleri tek tek anlatılmıştır. Burada sizlerle bir kardeşlik ve yardımlaşma organizasyonu olan müsâhiplik kavli (sözü) verilirken Dede’nin verdiği telkini paylaşacağım:

“Allah Allah. İkrârları kadîm ola. Murâdları hâsıl ola. Verdikleri ikrârdan dönmeyeler. Birbirlerinden usanmayalar. Pîr dîvânında utanmayalar. Rûz-ı mahşerde oda (ateşe) yanmayalar.

Dünyada melâmet, âhirette dalâlet görmeyeler. Şeytânın izine, münâfıkın sözüne uymayalar. Gönüllerini gümândan (şüpheden), başınızı dumândan halâs eyleye. Dünyada Kur’ân, âhirette imân nasip eyleye. On iki imâm katârından ayırmaya. Allah Muhammed Ali, Hünkâr Hacı Bektaş Velî, gerçeğe hü”

Temel Alevî kaynağı Buyruk kitabında bir mürşide bağlı, âdâb ve erkâna ikrârlı bir tâlibin sahip olması gereken nitelikler şöyle sayılmaktadır: “Tâlip ikrârına (sözüne) dürüst olmalı verdiği sözü yerine getirmelidir.

Doğru yürüyüp doğru söylemeli, dost gönlünü ağrıtmamalıdır. Hâl (yaşantı) ehli olmalı, kâl (söz) ehli olmamalıdır. Dili arı olup ağzından boş söz çıkmamalıdır. Yükü ağır, kulağı sağır olmalıdır.

Yaramaz sözleri işitmemeli ve dinlememelidir. Gözleriyle gördüğünü örtmeli, settârlık (ayıp örtücülük) yapmalıdır. Eliyle koymadığını yerinden almamalıdır. Kimseye yük olmamalı, kendisi için ne isterse başkası için de onu istemelidir.

Bütün yaratılmışlara bir gözle bakmalı, bütün renkleri bir saymalıdır. Böyle yapanın dermânı Hz. Ali’dir. Mü’min olan kişinin hırsı halîm, nefsi selîm olmalıdır.

Halktan gelen her türlü cefaya tahammül göstermeli, Hakk’tan ne gelirse onu ganimet bilmelidir. Her daim şükredici olmalıdır. Feryat etmemeli, gönlü incinip darılmamalıdır.

Kimseye şikâyet yüzünü göstermemelidir. Gönlüne vesvese getirmemeli, kendisini teselli etmeli, ‘Hakk’ın her işinde bir hikmet vardır’ diye düşünmeli, ‘inşâallah sonu hayırdır’ diye şükretmeli, kendini dağdağaya vermemelidir”

GERÇEĞE HÜÜ MÜ’MİNE YÂ ALİ…