KAYGUSUZ ABDAL’DAN NASİHAT

KAYGUSUZ ABDAL’DAN NASİHAT

Prof. Dr. Osman Eğri

Alaiye (Alanya) Beyinin oğlu iken, sahip olduğu tüm dünyevî makam ve rütbeleri terk edip Abdal Musa’nın dervişi olan Kaygusuz Abdal’ın eserleri incelendiğinde İbn-i Arabî kadar derin bir tasavvuf anlayışıyla karşılaşılır. Mısır, Kahire Bektâşî tekkesinin de kurucusu olan Kaygusuz Abdal’ın çok sayıda eseri bulunmaktadır. Nasihatleri de bir o kadar değerlidir:

“İbâdet temizlik üzeredir. Onun için ki itâat, kul ile kul arasındaki nesne değildir. İbâdet, itâat kul ile Allah arasındaki sebeptir. Temizlik gerek, temizlik Hakk’ı her yerde hâzır görmektir.

Hakk’dan gayri olan şeylerden uzak durmaktır, ibret ile bakmaktır, kudretini görmektir, hikmetle söylemektir. Bir kişi bu mertebeye erişse, insâniyyeti kâmil olmuş ola. Özünün hakîkatini bilmiş ola, cehâlet karanlığından kurtulmuş ola. Hakk’a vâsıl olmuş ola.

Onun aklı kâmil, sözü delîl, işi hâsıl olur. Vücûdun aslı yemektendir, yemeğin aslı bitkilerdendir, bitkilerin aslı yerdendir. Aşk muhabbetden hâsıl olur, akıl fikirden biter. İmânın aslı ikrârdır, ma‘rifetin aslı tevhîddir. Tevhîdin aslı neye ki baksa Hakk’ı orada hâzır görmekdir.

Ey Hakk’ın bendeleri (kulları)! Bu mülke gelmekten maksad Hakk’a kulluk etmek içindir. Bizim gönlümüze kadın ve çocuk, mâl ve altın, mülk ve süslenme sevdâsı doldu. Geldik ki bu cihânı giyelim.

Yer gördük bölüştük, ekin, tarla, bağ bostan eyledik. Bunun bir sahibi var mı, yok mu demedik. Sonunda haber geldi ki bu mülk, bir ulu Pâdişah’ındır ve bu bölüştüğünüz yerlerin, benim dediğiniz nesnelerin bir sahibi var imiş dediler. Bu haberi dahi işitin, sahibinden sahibine dek dedikleri gibi bu hayat hoşumuza gitti.

Bu sözleri, işiten işitmeyene söyleriz. Hiç bunu fikir eylemeyiz ki ol vakitte utanmak uğur işidir. Bu cihânda dolaşduğımız iş bize şirin geldi. Âdemden gayri kimse yok ki, bunu işlemem diyebilsin. Âdem’in hepsi bu iştedir. Birbirimizi anladık kaldık.

Bu hâl içinde iken Peygamber’in getirdiği mesaj; bu mülkün sahibi vardır, buyurulan işi işleyin, verilen rızkı yiyin der. Bu sizden istenecektir der. Öylemiz dahi var ki bu söze sâdık kaldı, öylemiz de var ki hiç işitmedi. Aydır ki, bu gün bir gündür, sonra n’olursa olsun der. Bu hâlde tutulduk kaldık.

Bu sarây içinde, işte kulluk hâlinde işimiz bu Peygamber sözünü dahi işitmedik. Cihânı giyen nakış ve hayâllerin çok. Cihânın halkı bu hâlde tutuldu kaldı. Her bir kişi bir işe meşgûl olduğu iş, Hakk’la kendisi arasında perde oldu.

Ey Hakk’ın tâlibi! Hakk ile senin arandaki perde budur, eğer şöyle ki Hakk’a erişmek istersen bu perdeden geç, yine aslına dön, Hakk ile biliş, korkusuz gez, hem emîn ol, ömrünü nice bu hayâlde sarf eylersin. Sen Âdem’sin gök ehli sana secde kıldı, yer ehli sana itâat etti.

Havada gezen gün, bulutlar, yel, yağmur senin için işler. Ay, gün senin için doğar, dolanır. Mustafâ sözünde eğer özünü bildin ise bunun gibi kerâmetin var, eğer bilmedin ise Allah korusun aşağıların aşağısındasın.

Eğer bu hikmetin aslını bileyim dersen, yürü var bir insân-ı kâmile hizmet eyle, bu ortak olduğun nesneyi ko ki sahibi vardır, dinle utanacağını bugün san.

Zîra ki Müslümân olmanın bir şartı budur ki Hakk’ı hâzır göre, Peygâmber’den utana, edebsiz olmaya, âdetsiz iş işlemeye, kendisinden uluya küstâh olmaya, özünden aşağı kişiye kibir göstermeye, sözünde dürüst ola, kıskanç olmaya, cimrilik eylemeye, yalan söylemeye.

Şöyle ki uyanık olasın vücûdun üstünde bir karınca yürüse sana malûm ola. Cümle âlemi kendi vücûdun gibi bil. Hırs kişiyi hor eyler, kibir izzetini yok eder, itâate engel olmak şevk azlığındandır. Döneklik eylemek gâfilliktendir. Zîra ki her yerde dostluk arasına soğukluk girebilir.

Ahlâkını Muhammed Mustafâ’ya, huyunu Aliyyü’l-Murtazâ’ya benzet, evliyâları inkâr etme. Tekkede şeyhin yardımcısı olan âdemlere (pîş-kadem) saygı göster. Tâliblere rehber ol, düşenin elini tut. Durup yola varanın eteğini tut.

Da‘vâ kılma, ma’nâdan gâfil olma, Hak sözü kabul et. Ayıp görürsen ört, yaralı miskînlere gülme. Allâh’a, ululara, âsî olma, âlimlere muhâlefet etme. Câhillere baş koşma, eğer insân isen bu sözleri anla…”