Prof. Dr. Osman Eğri
Alevilerin evlerini işaretleyenler Alevilere şu mesajı veriyor: “Ey Aleviler! Biliyoruz ki siz çalıp çırpmaz; üç kuruşluk dünya menfaati için memleketin geleceğini satmazsınız. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını boğazınızdan geçirmezsiniz. Sakın, bunları yapan bizlere sesinizi çıkarmayın! Ülkeyi yönetmeye talip olup da kurduğumuz bu hırsızlık düzenine çomak sokmayın!”
Alevilerin evlerini işaretleyen ibn-i mülcem, yezid ve şimir torunları şu gerçeği unutuyorlar. Aleviler İmam Ali’ye tâlip, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî’ye derviş olduklarından beri haramzâdelere “eyvallah” etmediler. Dünya menfaati için ahiretlerini harap ve heder etmediler. Aleviler “Öl ikrâr verme! Öl ikrârından dönme!” ilkesi gereği öldüler ama milletin ve devletin kasasına, kesesine göz dikmediler.
İmâm Hüseyin’in yanında şehâdeti tercih edip zalim yezide biat etmeyen Aleviler ömürleri boyunca “rızâ lokması”na tâlip oldular. Evet, Fâtıma ananın evladı Anadolu Alevisi bir anne oğullarına, kızlarına çalmayı, çırpmayı öğretmedi. Evlatlarına; “Eline, diline, beline sahip ol.” dedi.
Alevi, Cemevinde Dedesinin dizinin dibine oturup ikrâr verdiğinde Pirinden şu cümleleri işitir hep: “Oğlum/kızım! Boşalttığın varsa doldur, ağlattığın varsa güldür.” Bu manevi eğitimden geçen Aleviler, kimsenin eline, evine, ocağına ve namusuna göz dikmezler. Aleviler kendilerine emanet edilene ihanet etmezler. Aç kalmayı alçalmaya tercih ederler.
Kimsenin malına göz dikmeyen Aleviler kapılarına gelen ihtiyaç sahibini de “Hızır” bilirler. Yemeyip yedirmeyi, giymeyip giydirmeyi severler. Bunu kendileri aç oldukları halde miskini, yetimi ve esiri doyuran Ehl-i Beyt’ten öğrenmişlerdir. Sizin camide, okulda anlatmayı ihmal ettiğiniz Hazreti Muhammed’in Ehl-i Beyt’i için Aleviler canlarını verirler. Sizin gibi yorulup yollarda kalmamak, nefis atına binmemek için Muhammed Ali’yi candan severler. Onlara salavat verirken ellerini göğüslerine koyarlar.
Zalime biat etmediği için dar ağacında sallandırdığınız Pir Sultan Abdal’ın köpekleri dahi helâli haramdan ayırırdı. Devletin, milletin malını deniz görüp de domuz gibi yiyen sizlerin kalbine, gönlüne Allah’ın koyduğu işaretten haberi olmayan siz haramzâdeler, şunu bilin ki biz Alevileri korkutamayacaksınız. İster Alevi köylerini, isterseniz de evlerini işaretleyin, Allah’ın ve vicdan sahiplerinin size koyduğu “zalim” işaretini değiştiremeyeceksiniz. Biz Alevî ve Hüseynî, siz ise muâvî, yezidî ve mervânîsiniz.
Biz Aleviler, “Bin kere mazlûm olsan da bir defa zâlim olma!” düsturuyla büyüdük. Kimsenin evini, iş yerini işaretleyip de yakmadık. Kimseye Kerbelâ yaşatmadık. Biz yaradılanı Yaradan’dan ötürü sözle değil, özümüzle hoşgördük ve sevdik. Sövene dilsiz, vurana elsiz olduk. Biz savaşımızı kin ve nefrete karşı açtık. İmam Ali misali zaferimizi nefisle giriştiğimiz savaşta elde ettik.
Şunu çok iyi bilin ki biz Aleviler, evlâd-ı Rasûl’ün muhipleriyiz. Sayılmayız parmak ile. Tükenmeyiz kırmak ile. Kıyamete kadar devam edecek Peygamber neslinin cengaverleriyiz. Ebu Müslim el-Horasânî’nin, Seyyid Battal Gâzî’nin neferleriyiz. Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî’nin köçekleriyiz biz.
İlgili